Hitit Kralı bundan 4 bin yıl önce yargıçlara çağrıda bulunuyor:
“...Bey için iltimas yapmasın, erkek kardeşine, kız kardeşine, arkadaşına iltimas yapmasın. Hiç kimseden rüşvet almasın. Haklı bir davayı kaybettirmesin, haksız bir davayı da kazandırmasın. Doğru ne ise onu yapın...”
Acaba bu topraklarda adaletin güncel durumu nedir?
Türkiye Barolar Birliği’nin bayram mesajında yargı görevlilerine yaptığı çağrı adaletin düzeyi hakkında da fikir veriyor:
“Kamu adına görev yapanlar, ülkemizde son dönemlerde olduğu gibi, kamu vicdanını incitecek eylem, söylem ve davranışlar içinde olamazlar.”
Evrensel hukukta, şüpheli veya sanık olarak tutuklu bulunan kişilerin de hakları var:
“Masumiyet karinesi”, “Lekelenmeme hakkı”, “Adil yargılama hakkı”...
Ergenekon sürecinde bu ilkelere uyuluyor mu? Barolar Birliği’nin görüşü:
“Gizlilik kararı olmasına karşın ve sanık müdafileri dosya içeriğine ulaşamadıkları halde, soruşturmanın tüm ayrıntılarının yazılı ve görsel basınımızda yer alması... gözaltı ve tutuklama işlemlerindeki özensizlik... tutuklu sanıkların vücut bütünlüğünün korunamaması... sanıklar için başı ve sonu belli olmayan bir soruşturma görüntüsüyle... “Ergenekon” adı ile yapılan soruşturma ve kovuşturmalarda yukarda işaret ettiğimiz ilkeler ihlal edilmiş kamu oyu vicdanı yara almıştır.
Dileğimiz bu olumsuz görüntülerin giderilerek en kısa sürede adaletin gerçekleştirilmesidir...”
Mutlu bayramlar!
Suçlular güçlü...
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun DMM Fırat ile giriştiği düelloda ortaya koyduğu belgeler sonucu Dengir Bey’in MENAS şirketinin yönetiminde bulunduğu 1994 yılında hayali ihracat yaptığı kesinleşti. Dengir Bey’in sözü vardı.. İstifa edecekti. Ama kendilerinden ses seda yok. Şu sırada neyle mi meşgul kendileri. Akşam’ın haberine göre.. Fırat’ın hayali ihracat suçunu belgeleyen kararları Gümrük Müsteşarlığı’ndan sızdıran memur aranıyormuş. Bunun için kamera kayıtları inceleniyormuş. Öyle bir dönem ki..
Suçlular suçsuzları avlamakla meşgul.
Hüzünlü bir test!
Bir genç kız annesinin cenazesinde olağanüstü yakışıklı bir gence rastlıyor... Tanımıyor, kim olduğunu bilmiyor. Ancak ona bir anda yıldırım aşkıyla vuruluyor. Genç kız üç gün sonra kız kardeşini öldürüyor. Acaba neden?
Önce iyice düşününüz bakalım. Düşündünüz mü?
Cevap: Genç kız bir görüşte âşık olduğu gence kızkardeşinin cenazesinde de rastlayabileceğini düşünmüş de ondan!
Eğer doğru cevabı bildi iseniz sizin bir psikopat olduğunuzu düşünüyor psikologlar... Doğru yanıtı bulamadıysanız durumu kurtardınız demektir...
Önce sağlık...
Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama Yarım saat erkene kurulsun saatin
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Pencereni aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin
Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü
serin serin
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek
kızart, kızarmış ekmek kokusunu içine çek
Bak güzelim kahvaltının keyfine..
Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis, sana
güzel gelsin aynadaki siluetin, evinden neşeyle,
çık, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık gün dile
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,
Hattâ daha da eskiden yarım ne kadar işin
varsa hepsini tamamla,
Ohhh şöyle bir hafifle
Bir güzel kahve ısmarla kendine, seni mutlu eden sesi duymak için alo de
Hiç işin olmasa da öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hattâ üşü hava soğuksa
Yürü, yürürken sağa-sola bak, öylesine değil,
görerek bak, çiçek görürsen kokla, köpek görürsen okşa, çocuk görürsen yanağından makas al..
Sonra şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı, sen çok darda iken kimler seni ferahlattı, hani
kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler
kapını tıklattı?
Ne kadar uzun zamandır aramadın onları
değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
Hatırlarını sor, öyle lâf olsun diye değil,
kucaklar gibi sor..
Bu sadece onların değil, senin de yüreğini
ısıtacak, yüzünde güller açtıracak.
Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel
olsun.. Yemeğin ne olursa olsun, masanda
illâki kumaş örtü olsun..
Saklama tabakları bardakları misafire
Sizden âlâ misafir mi var bu dünyada
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil, vazife yapar gibi hiç değil, keyife keyif
katar gibi, lezzete lezzet katar gibi, eksik
bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..
Gece evinde, dostların olsun
Sohbet mezen, kahkahan içkin olsun..
Arkadaşım, hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illâ ki sağlık!
Can Yücel
-----------
Yiğit Bulut
Amerika falan hikaye Türkiye'de de büyük bir hesap çıkacak
------
Bayrama yalan ile girdiler!..necati dogru
Allah günahlarını affetsin. Çok dindar geçiniyorlardı. Hepsi birden, yandaş ve tarikat yayın organlarında şeyh kalemşorluğu yaparak dergiciliğe, gazeteciliğe, televizyonculuğa başlayıp sonradan “Brüksel’ci- Washington’cu-Bilderberg’çi” olan yazarları dahil hemen hepsi ağızlarını açınca “İslamın yüksek ahlakı...” diye fetva vermeye başlıyor, “Allah’ın en sevgili kulları olduklarını” sayıp döküyorlardı.Oy dileniyorlardı.
Meclise giriyorlardı.
İktidar oluyorlardı.
Bağış topluyorlardı.
Şirketler kuruyorlardı.
İhale kapıyorlardı.
Babalarının parası yetmediği için “Avrupa’da, Amerika’da bursla okumuş oğullarını gemi sahibi, kabuksuz yumurta şirketi sahibi” yapıyor, Almanya’daki gurbetçiye “Siz yatın paranız ikiye katlansın” diye slogan yutturup paralarını topluyor, gurbetçi alın terlerini buharlaştırıyorlardı. Alman devletini de kandıracaklarını sandılar, “Zahid’leme yoluyla Alman konut yardımını da çarpmaya” kalktılar.
Almanya’da savcılar var.
Hâkimler...
Ve yüksek ahlak...
Almanlar, yalana ve kirlenmeye uyandı, “Zahid’lemenin” defterini dürdü ve yakalayabildiklerini mahkeme edip içeri attılar. Bize de “Siz de aynısını yapın... Adaletten şaşmayın...” diye öneri getirdiler.
Gördünüz mü?
Ne oldu?
Bizimkiler öneriye sırt çevirdi. “Adil Düzen” diyerek yola çıkanlar televizyon ve radyo yayınlarında ahlakı korusun diye RTÜK Başkanı yaptıklarının yalanını-dolanını örtmeye, gizlemeye kalktı.
Allah affetsin!
Mübarek Ramazan Bayramı’na “kiri ve yalanı örterek, küllendirerek, gözlerden kaçırarak” girdiler. Dini, içinden yüksek ahlak alınarak boşaltılmış ve “İslamın yüksek ahlakının yerine para-çıkar-fenerleme-dişleme-Dengir’leme-Zahid’leme doldurulmuş” hale getirdiler.
Mübarek bayrama!
Yalan ile girdiler.
Onu koltuğunda tuttular.
Zahid Akman’ı RTÜK Başkanlığı’ndan ayrılıp, savcının önüne çıkmaya zorlamak yerine “Zahidimiz arkandayız...” kenetlenmesine girdiler. Tatile, “içimde yeşeren taze bir umutla” gitmiştim. Bu durumda bizim ülkemizde de savcılara ve hâkimlere “Zahid’lemenin defterini dürme imkânı” verilir, “arsa dişlemeninin hesabı” sorulur, “Dengir’lemenin cezası” kesilir diye ummuştum.
10 gün geçti.
Tatilden döndüm geldim.
Biriken gazetelere baktım “Zahid Akman’ı 3’e karşı 5 oyla koltuğunda tuttukları” haberini okudum. Başbakan da “Zahid’in arkasındayım...” diyormuş, okumaz olaydım bu haberi de okumuş oldum.
İslamın içini boşalttılar.
Müberek bayrama!
Yalanla-dolanla girdiler.
Allah onları affetsin.
Bayramınız kutlu olsun.