"Arkadaslar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti seyhler, dervisler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En dogru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatidir. "

bush ve ayakkabı

29 Ekim 2008 Çarşamba



Eğer cumhuriyet ilan edilmemiş olsaydı...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: 29 Ekim 1950’de Kayseri’de doğdu. İktisat Fakültesi’ni bitirdi, lisan öğrenmek için yurt dışına gitti...

Eğer cumhuriyet ilan edilmemiş olsaydı devletin “bir numaralı” koltuğunda oturmayı aklına bile getiremeyecekti. Çünkü öyle bir koltuk olmayacaktı!

***


TBMM Başkanı Köksal Toptan: Rizeli bir ailenin çocuğu. Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Uzun yıllar milletvekilliği ve Milli Eğitim Bakanlığı yaptı.

Eğer cumhuriyet ilan edilmemiş olsaydı bir halk çocuğu olarak görüp görebileceği tek koltuk berber koltuğu olacaktı!

***


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: O da Rizeli bir ailenin çocuğu olarak İstanbul Kasımpaşa’da doğdu. Din adamı olmak için imam hatip lisesine gitti. Daha sonra İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi’nde okudu. İETT’de çalıştı, futbol oynadı. MSP’den siyasete atılınca kaderi değişti.

Eğer cumhuriyet ilan edilmemiş olsaydı bugün büyük bir olasılıkla deneyimli bir imam olacaktı. Çünkü çok sevdiği Osmanlı’da sadece saraya yakın ailelerin çocuklarının “sadrazam” olma şansı vardı!

***


Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ: Afyonkarahisar’da doğdu. 19 yaşında Kara Harp Okulu’nu bitirdi. 1973’te Kara Harp Akademisi’nden mezun oldu.

Eğer cumhuriyet ilan edilmemiş olsaydı yine asker, hatta “paşa” olabilecekti. Ama “saraylı” olmadığı için “Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi” olmayı hayal bile edemeyecekti!

***


Ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı Deniz Baykal: Antalya’da doğdu. 1959’da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Öğrencilik yıllarında iktidardaki Demokrat Parti iktidarına karşı gelişen öğrenci hareketlerine katıldı.

Eğer cumhuriyet ilan edilmemiş olsaydı belki de Divân-i Hümâyûn’a (Bakanlar Kurulu) isyan suçundan idam edileceğinden hayatta bile kalamayacaktı!

***


Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç: Kırşehir’inÇiçekdağı İlçesi’ne bağlı Hacıhasanlı Köyü’nde doğdu. Eskişehir İTİA’yı bitirdi.

Eğer cumhuriyet ilan edilmemiş olsaydı Osmanlı’da şerî hukuk sistemi uygulandığı ve yargı yetkisi de Divân-ı Hümâyûn (Bakanlar Kurulu) tarafından kullanıldığı için büyük bir ihtimalle Çiçekdağı’nda esnaflık yapacaktı.

***


Yargıtay ve Danıştay Başkanları: Aynı şey onlar içinde geçerli... Onlar da bırakın bugünkü makamlarını gelmeyi...

Eğer cumhuriyet ilan edilmemiş olsaydı çağdaş hukuk hakkında sadece Avrupa basınını izleyerek bilgi sahibi olabileceklerdi.

***


Bakanlar: Osmanlı’da memleketin önemli işlerini gören, müracaat dilekçelerini kabul eden, yüksek mahkeme işlevini de üstlenen Divân-ı Hümâyûn’un (Bakanlar Kurulu) bütün üyeleri bizzat padişah tarafından atanırdı.

Eğer cumhuriyet ilan edilmemiş olsaydı bugün örneğin Kemal Unakıtan, Maliye Bakanı olamayacaktı. Belki de “vergi usulsüzlüğü” yaptığı tespit edildiği için tüm mal varlığına el konulup, hayatını Yedikule Zindanları’nda geçiriyor olacaktı!

***


Milletvekilleri: Meşrutiyet döneminde de Meclis-i Mebusan ve milletvekilleri vardı. Onlar da sözüm ona halk tarafından seçilirlerdi ama padişahlar istedikleri anda onları görevden alabilir ya da Meclis’i toptan azledebilirdi.

Eğer cumhuriyet ilan edilmemiş olsaydı bugün cumhuriyeti ve onun kurumlarını beğenmeyen, ettikleri yeminleri unutup teröristlerden bile “kardeşimiz” diye söz edebilen milletvekilleri, başkente sadece ziyaret için gelebileceklerdi.

***


Eğer cumhuriyet ilan edilmemiş olsaydı özgürlük olmayacaktı, kadın-erkek eşitliği olmayacaktı, demokrasi olmayacaktı, hak-hukuk olmayacaktı ay-yıldızlı nüfus cüzdanımız olmayacaktı, hatta bayrağımız olmayacaktı!

Ama yukarıda bir bölümünü saydığım “devlet protokolü” de olmayacaktı...

O yüzden bu akşam Çankaya Köşkü’nde bir araya gelecek olan bu zat-ı muhteremler, atalarının rüyalarında bile göremeyecekleri payeleri kendilerine veren cumhuriyetin değerini bilsinler!

Bu bayram en çok onların bayramı...

Hepsine...

Hepimize kutlu olsun!

*****


GÜNÜN SORUSU

Ailenizin tarihini, geçmişinizi, karakterinizi düşünerek yanıt verin:

Eğer cumhuriyet ilan edilmemiş olsaydı 85 yıl sonra bugün siz olabilecek miydiniz?
******************************


29 Ekim 2008

Ümük

"Her mahallede milyoner olacak!"

Böyle başladı kalkınma serüveni...

Çiklet bile bir milyon oldu.

İlk hayalimiz gerçekleşti!

*

"100 bin tank, 100 bin uçak üreteceğiz" dedi biri... Baktı ki, 100 bin uçak kolay ama, 100 bin pilot yok! Pes etmedi, Siyonistlere inat, "adil düzen"e geçeceğimizi söyledi. Bi alkış, bi tezahürat.

"Düzen" değişti.

"Düzülenler" pek beğendi.

*

Sonra?

Bako.

Kastelli.

"Bir koyup üç almak"tan bile söz edildi... Ne koyuyoz, ne alıyoz filan derken, rahmetli Sabancı bilançoyu vermişti:

"Aldığımız üçün biri!"

*

Derken...

"İki anahtar" dedi biri.

Çıktı salladı kürsüden...

Ev anahtarı, biri.

Otomobil anahtarı, diğeri.

Netice?

İki aNAHtar!

*

"Böyyük Türkiye"de öylesine bolluk dönemleri yaşandı ki, bir deri bir kemik millete pantolon bol gelmeye başladı... E hazır pantolonlar bollanmışken, daha fit görünürüz, "kemer sıkalım" dendi.

*

Gel zaman, git zaman...

Anadolu’da aslan kaplan...

Jet-Pa.

Yimpaş.

Kombassan.

Hamdolsun, Kazan-Kazan!

*

Ve, şimdi neyi tartışıyoruz kalkınma serüvenimizde? Ümüğümüzü sıktıracak mıyız, sıktırmayacak mıyız? Kemer kesmiyor artık çünkü... Sıra gırtlağa geldi.

*

Ha gayret ahali.

Kulağımızın arkasıdır...

Bi sonraki 29 Ekim’in vaadi!
**************
Üstün bir kişilik..yalcın bayer kösesi


ATATÜRK’le ilgili okuduğum her kitap, ona karşı duyduğum sevgiyi, saygıyı çığ gibi büyütüyor.

'Uyan Gazi Kemal, Cumhuriyet 85. yaşına bastı'

Ata’nın yanında 1924-1938 yılları arasında Özel Kalem Müdürü ve Genel Sekreter olarak görev yapan Hasan Rıza Soyak’ın "Atatürk’ten Hatıralar" kitabının 2005 yılındaki 3. baskısını yeni okuma fırsatını buldum. Geç okuduğum için de çok üzüldüm. İçinde, öyle ibret alınacak olaylar anlatılıyor ki! Birkaçını Hürriyet okuyucularıyla paylaşmak istiyorum:

"Yaverler ve muhafız polislerle beraber Köşk’ün içinde ve dışında çalışan bütün müstahdemin iaşesi ve Köşk’ün sair masrafları Atatürk tarafından yapılmakta idi. Hatta istasyondaki binada bulunan Özel Kalem Müdürlüğü memurları da masrafları Atatürk tarafından ödenen bir tabldottan yiyorlardı... Seyahatlerinde, devletçe kendisine yalnız tren veya vapur gibi vasıtalar temin ediliyordu; diğer masraflar tamamen Atatürk’ün kesesinden çıkıyordu. Yalnız kendisi için değil, maiyeti için dahi harcırah diye bir şey bahis konusu değildi. Halbuki, onunla beraber seyahat eden başvekil ve vekillerle maiyetleri bütçeden yol masrafı ve yevmiye almakta idiler. 1932 yılında çıkan bir kanunla vergiler artırılmış, Cumhurbaşkanının eline geçen maaş 9.078 liraya düşmüştü. Bunun 2000 lirasını her ay İnönü’ye vermekte olduğundan (ailesinin geçimine katkı için) elinde kalan miktar 7000 liradan ibaretti. İnönü, 1937 Eylül’ünde başbakanlıktan ayrılınca yardım miktarı 3000 liraya çıkarılmıştı." (s. 655-656 ve 675)

"Çiftliklerden şimdiye kadar şahsen hiç istifade etmemiş, bir habbe dahi almamıştır. Köşk’e gönderilen çiftlik mahsul ve mamullerinin bedellerini herkes gibi fatura mukabilinde ödemiş ve ödemektedir." (s. 655) Kitapta, bugün Atatürk’e dil uzatanların utanacakları, devlet görevlilerinin de ibret alacakları daha pek çok anı bulunmaktadır.
Nail TAN-ANKARA
******************

Hiç yorum yok:

marx bize gülümsüyor

Leman 883

KARACA EMLAK GAYRİMENKUL HİZMETLERİ

kelepirx emlak acil satılık emlak ilanları,konut,işyeri,ücretsiz danışmanlık !!!emlax

TEKNİKANALİZ HALİL RENCBER

 
META Tag Generator