"Arkadaslar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti seyhler, dervisler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En dogru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatidir. "

bush ve ayakkabı

23 Ekim 2008 Perşembe

hamdolsun..

bekircoskun/hurriyetHamdolsun Osman...
BEN bu gibi durumlarda Osman’a bakarım.
Bakarım; ekonomi iyi mi, kötü mü?..
Ekonomi kötü gittiğinde her zaman önce Osman’ı kovarlar, o bunu bilir.
Ve ekonomi kötüye döndüğünde Osman’ın yürüyüşü değişir, yan yan gider, boynunu büker, biraz kamburlaşır, artık ceketinin bir ucu öbür ucundan daha sarkıktır, arada bir anlamsız sesler çıkartır...
Başına geleni anlamıştır Osman.
*
Ben, Osman’a bakarım.
Başbakan, "Hamdolsun ekonomi iyi" dediğinde ve televizyonlar bunu müjde olarak halka duyurduğunda, ekonomi çökmüştü aslında.
Borsa yıkıktı.
100 YTL, bir haftada 63 YTL’ye indi.
Yabancılar paralarını alıp gittiler.
Esnaf perişan-şaşkın.
Şirketler işten çıkartacakları elemanlarının listelerini gizli gizli hazırlamaya başladılar.
Türkiye’nin artık eroincinin, rüşvetçilerin, kaçakçıların yurtdışındaki paralarına ihtiyacı vardı ki, Maliye Bakanı "Getirsinler, onlardan hesap sorulmayacak..." kararını açıkladı dün.
İktidarın kara paraya özgürlük tanıması yanında aldığı ikinci karara bakın:
Borsacılara vergi müjdesi...
Ama tasarruf sahipleri, istihdam merkezleri, esnaf, kitlesel tasarruf-masarruf için en ufak çabaları gözükmüyor.
(.........)
Şimdi bunda "Hamdolsun ekonomi iyi" gibi bir durum var mı?..
Yok...
Çünkü bu Başbakan ekonomiden anlamaz...
Türk ekonomisi, IMF’nin denetiminde bugünlere kadar kazasız belasız sürüp gelmişti.
O kadar...
Şimdi IMF yok, kriz var ve aldıkları ilk kararlar; eroinciye, kaçakçıya, spekülatörlere avanta sağlamak...
*
Ben bu durumlarda Osman’a bakarım...
Osman başına geleni bilir, yan yan gider...
Büker boynunu, ağzını açar-kapatır da sesi çıkmaz...
Olsun...
Hamdolsun Osman, hamdolsun Osman...
---------------
Başarılı erkek
Klasik: Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır!
Çoğu Müslüman ülkelerde: Her başarılı erkeğin arkasında "4 kadın" vardır!
İran'da: Her başarılı erkeğin arkasında bir miktar "zavallı kadın" vardır!
Fransa'da: Her başarılı erkeğin arkasında "2 kadın" vardır; karısı ve metresi!
Türkiye'de: Her başarılı erkeğin arkasında "2 kadın" vardır; karısı ve kuması!
Ayrıca, Fransa'da her başarılı kadının arkasında, birkaç erkek vardır!
******************************************
Yılmaz ÖZDİL.. Dünya bize hayran...
Star Haber'deki odamın penceresinden, bomba imha ekiplerinin bizim otoparktaki şüpheli paketi havaya uçurduğu anı seyrediyordum ki, şak, son dakika bilgisi geldi; Birleşmiş Milletler "güvenlik" konseyi geçici üyeliğine seçilmişiz...
*Uganda da seçilmiş.
*Aslına bakarsanız, Afrika'dan bi tek Uganda aday olmuş, mecburen Uganda'yı seçmişler. Asya'dan Japonya ve İran aday olmuş; İran'ı bugün yarın vuracaklar, seçecek halleri yok. Latin Amerika'dan sadece Meksika aday olmuş, Meksika'yı seçmişler. Avrupa'dan da, biz, Avusturya ve İzlanda aday olmuş; e İzlanda battı zaten, internette açık artırmayla satıyorlar ülkeyi, Avusturya'yla bizi seçmişler.
*Yani... Toplam 7 ülke vardı, biri battı, biri İran; 5 koltuk için geriye zaten 5 ülke kalmıştı! Mesela, Avusturya çıkıp "Ben aday değilim kardeşim, vazgeçtim" dese, Birleşmiş Milletler tarihinde görülmemiş bir skandal yaşanacaktı...
İlk kez, geçici üyeler eksik kalacaktı!
*Veto yetkin var mı?
Yok.
Veto yetkisi, sadece 5 daimi ülkede; ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere'de...
Bu arkadaşlar, dünyada "barışı" ve "güvenliği" koruyorlar; dünyanın en çok silah üreten ve satan ülkeleri!
*
Pekiiii...
Tırışkadan bir makam olduğu için, koskoca dünyada güç bela 5 adayın anca bulunabildiği oylamada, biz nasıl seçildik?
*
Antigua'ya, bize oy versin diye, 50 tane bilgisayar hediye etmişiz. Zimbabve'ye pazar yeri, Moritanya'ya ahır kurmuşuz. Filipinler'e, iki hemşire göndermişiz, Etiyopya'ya su kuyusu açmışız. Afganistan'a lağım şebekesi, Zambiya'ya tarım kooperatifi, Gambiya'ya dökümhane yapmışız. Palau'ya devlet başkanı binsin diye VIP otomobil, Sudan'a inekleri taşısınlar diye kamyon vermişiz. Doğu Timor'a aşı, Komor'a ilaç göndermişiz. Ben kendi payıma nerde olduğunu bilmiyorum, Tuvalu diye bir ülke var, bizimkiler "Neyiniz eksik" diye sormuş, bunlar "Bizim çocuklar futbol oynamayı çok seviyor ama, futbol topumuz yok" demiş, bizimkiler de, Tuvalu'ya en yakın ülkedeki büyükelçiliğimize talimat vermiş: "Çabuk gönderin, yanına pompa da koyun!"
*
Özetle...
Bizimkiler girdi, çıkmaz!
Bakın görün, kömür bulgur takviyesi başlasın, iki sene sonra Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri olmazsak, ne olayım...

Can yakan şer üçgeni: İşsizlik-Terör-Allah ile aldatmak.yasar nuri
Çağımızın huzurunu kaçıran birkaç temel şer üçgeni vardır. Bunlardan biri de işsizlik-terör-din sömürüsü veya Allah ile aldatma üçgenidir.
Türkiye’de bu şer üçgeni tüm kudret ve dehşetiyle oluşmuştur, işlevseldir ve büyük tahribat yapmaktadır.

Türkiye, toprağının altı ve üstü nimetlerle dolu olduğu halde yoksul ülkeler listesindedir. Dahası, Türkiye bugün, yirmi milyon civarında insanın açlık sınırında dolaştığı bir ülke durumundadır.

O halde, Türkiye'nin bir numaralı meselesi, yoksulluğu aşmaktır. Yani istihdam ve iş yaratarak insanımızın aşını işinden kazanmasını sağlamak...

Türkiye'nin önünü açıp refah ve huzurunu geri getirmeyi görev bilen siyasetlerin insanla ilgili temel söylemleri şu olmalıdır:

Aş ve iş, hak ve onurdur.

Her yurttaş, aşını kendi işiyle elde edecektir; başkalarının merhamet ve sadakasına sığınarak değil.

Dürüst ve başarılı bir siyasetin ilk işinin istihdam yaratmak, mücadele edilecek temel olumsuzluğun ise işsizlik olduğuna inanıyoruz.

Türkiye'de bu iki sorunu çözmek için şu operasyonların behemehal yapılması kaçınılmaz diye düşünüyoruz:

1. Kamu kaynakları talanının durdurulması,

2. Küreselleşme sömürüsünün durdurulması,

3. Âdil bir vergilendirme,

4. İhale kanununun, yandaşları besleme aracı olmaktan çıkarılması,

5. Nüfus artış hızının mutlaka azaltılması,

6. Tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi, daha doğrusu çökertilen Türk tarımın süratle ihya edilmesi,

7. Gümrük Birliği denen sömürü prangasının kırılması,

8. KOBİ’lerin yeniden ihya edilmesi,

9. Yeraltı kaynaklarımızın dış vesayetten kurtarılması.

TEMEL SORUN: YOKSULLUK

Yoksulluk her devirde vardır, ama bugün her devirden çok daha ciddî bunalımlar, tehdit ve tehlikeler yaratmaktadır. Yoksulluk, bugün tek başına bir ıstırap olmanın ötesine geçmiş, birçok sorunu besleyen, tahrik eden bir ‘temel sorun’ haline gelmiştir.

Yoksulluğun tahrik ettiği problemler öncelikle şu olumsuzlukları yaratıyor:

1. Anarşik toplum,
2. Şiddet ve terör,
3. Din sömürüsü.

Bu problemler, demokrasinin yara almasına ve daha da ürperticisi, dinle terörün birleşmesine, terörün kutsalı arkasına almasına yol açmaktadır.

Yoksulluk, insan benliğindeki onurun, dayanma gücünün paydasını düşürerek insanı sömürü ve aldatma karşısında dirençsiz hale getirmektedir.

Devlet, yurttaşının aşını işinden kazanmasını sağlamak için vardır; sorun çıkarmak ve tahakküm için değil....

Öncelikle, emeğe ihanetin durdurulması ve âdil paylaşımın getirilmesi şarttır. Bunun kısa ifadesi, sosyal adalet ve sosyal demokrasi ilkelerinin hayata geçirilmesi, sosyal devletin yeniden işlevsel kılınmasıdır.

Millî gelirin % 80’lik kısmını nüfusun % 5’inin bölüştüğü bir ülkede, sosyal adalet ve insan hakları çöker. Bunlar çökünce de demokrasi göçer.

Biz, sosyal demokrasi ve sosyal adaleti, ideolojik kavram olarak değil, evrensel insanlık gerçeği olarak algılamaktayız.

Yoksulluk sadece üretim yetersizliğinden kaynaklanmıyor. Küresel zulümler birinci derecede etkilidir

Yoksulluğun aşılmasında küresel düzeyde işletilecek tedbirlerin aşağıda sıralanan tedbirler olduğu bütün düşünürlerin ortak kanaatidir:

1. İnsan hakkı ihlallerinin durdurulması,

2. İsrafın durdurulması,

3. Paylaşımın geliştirilmesi,

4. Küreselleşmenin sömürü aracı yapılmaması,

5. Nüfus artış hızının mutlaka azaltılması,

6. Ahlaksal kirlenme ile mücadele.

Evet, ortak kanaat oluşmuştur ama ortak eylem bir türlü oluşmuyor. Mesele de işte bu eylem meselesidir.
yılmaz ÖZDİL' N’oolacak bu Başbakan’ın hali?
Deniyor ki: "Dolar, 1.7 liraya çıktı."Kısmen doğru.Tam doğrusu şu:"100 lira, 58 dolara düştü."*O yüzden dikkat edin, millete angut muamelesi yaparak, kişi başına düşen milli gelir "9.333 dolar oldu, hiç bu kadar zengin olmamıştık" diye havai fişek patlatanlar, kişi başına düşen milli gelirin son halinden hiç bahsetmiyorlar!*Mesela Başbakan...Baykal sorunca açıklamıştı.Bankada 1 milyon 800 bin lirası var.312 bin lira da alacağı var.*Bu ay başında, parasını dolara çevirseydi, 1.5 milyon dolar alabilirdi...Şimdi?1 milyon 60 bin dolar alabilir.440 bin dolar içeri girdi yani.*312 bin lira alacağını, bu ay başında tahsil edip dolara çevirseydi, 260 bin dolar alabilirdi... Şimdi, anca 183 bin dolar alabilir... 77 bin dolar da buradan zararda.*Topla...517 bin dolar kaybı var.*Maaşı 9 bin lira...Yemese içmese, her kuruşunu biriktirse, bu 517 bin doları ne zaman yerine koyabilir? Taaa 97 ay sonra!*6 senedir memleketi yönetiyor...8 senelik kaybı var Başbakan’ın.*Tahminim, harıl harıl kurcalıyorlardır şimdi istatistikleri filan... Yarın öbür gün çıkıp, "Gönül zenginliğinde OECD birincisiyiz" derlerse, hiç şaşırmayın.












































































































































































































Hiç yorum yok:

marx bize gülümsüyor

Leman 883

KARACA EMLAK GAYRİMENKUL HİZMETLERİ

kelepirx emlak acil satılık emlak ilanları,konut,işyeri,ücretsiz danışmanlık !!!emlax

TEKNİKANALİZ HALİL RENCBER

 
META Tag Generator