"Arkadaslar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti seyhler, dervisler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En dogru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatidir. "

bush ve ayakkabı

19 Ekim 2008 Pazar

bir demet fıkra


Fıkra
Temel, inşaatın 10. katında usta olarak çalışmaktadır.
Ayağı kayar, başlar 10. kattan tepe aşağı düşmeye.
1. kata geldiğinde hâlâ umutludur: “Hamdolsun, buraya kadar sağ salim geldik...

---------
Pisi...Melih AşıkAçık Pencere :
Haftanın konusu kediler... Kediler siyasi yaşama Başbakan’ın kedili karikatürü dava etmesiyle girdi... Bir türlü çıkmadı... Kimine göre Başbakan kedilere nankör olduğu için kızıyor.. Kimine göre kedi özgürlüğü simgelediği için AKP çevrelerinde sevilmiyor.. vs...
Ve kedileri anlatan bir küçük fıkra...
Köpek, sahibi için der ki:
Şu uzun boylu adam beni seviyor, her gün beni yanına çağırıyor, oynuyor, okşuyor. Acıktığımda bana yiyecek, susadığımda su veriyor. Başımı okşaması da çok güzel. Bu kadar güzel şeyler yaptığına göre beni gerçekten seviyor. Demek ki benim ‘sahibim bir Tanrı’...
Kedi, sahibi için der ki:
Şu uzun boylu adam beni seviyor, her gün beni yanına çağırıyor, oynuyor, okşuyor. Acıktığımda bana yiyecek, susadığımda su veriyor. Başımı okşaması da çok güzel. Bu kadar güzel şeyler yaptığına göre beni gerçekten seviyor. Demek ki ‘ben bir Tanrıyım’...
--------

Seni Sevmek
Kişi seni severse
Soyunur aya karşı
Sever
Ölüşüne dek
F. H. Dağlarca

---------------

Erkek hep yalan mı söyler? can ataklı
Erkeğin bir kere adı çıkmış yetmişe inmez altmışa. Nedense hep erkeklerin eşlerini aldatması, onlara yalan söylemesi üzerine çeşitlemeler yapılır.

Tamam, erkek çapkındır, gözü dışarıdadır. İyi hepsi doğru da, erkek bu işi tek başına mı yapar yani? Çapkın erkek diyoruz ama, demek ki bir o kadar da çapkın kadın var.

Bugün sizlere yeni öğrendiğim harika bir fıkra anlatmak istiyorum. Haluk Akçay’dan geldi. Bu bir eşlerarası çapkınlık fıkrası. Ama sonu çok sürprizli. Önce okuyun bakalım, sonra iki sorum olacak:

Karı koca akşamki partinin hazırlığını yapıyorlardır. Parti de parti hani, maskeli parti. Erkekler smokin giyecekler ama yüzlerine kocaman bir maske takacaklar. Kadınlar da gece kıyafeti üzerine yüzlerini örtecek maskeler kullanacaklar.

Erkek her zamanki gibi erkenden hazırlanmış. Karısının ise işi bir türlü bitmiyor. Erkek sabırsız tabii. Ama kadın birden “Sevgilim nasıl başım ağrıyor bir bilsen” diyor sonra da ekliyor: “Ben gelmesem olmaz mı?” Adam doğal olarak çok ısrar ediyor ama belli ki karısı kararlı.

Neyse adam zaten hazır, biniyor arabasına ve gidiyor. Kadın önce bir başağrısı ilacı alıyor, sonra gözlerine soğuk havlu bastırıp biraz uzanıyor.

Bir saat kadar sonra kadının başağrısı geçiyor. İçini bir pişmanlık kaplıyor: “Aslında çok ilginç bir parti olmalı, keşke gitseydim” diye geçiriyor içinden. Sonra da “Neden gitmeyeyim ki, hem fena mı kocamı da gizlice izlerim, bakalım çapkınlık yapıyor mu?” diye düşünüyor.

O geceki parti için hazırladığı elbiseyi bir başkasıyla değiştirip bir taksiyle partiye gidiyor. Maskesini takıp kalabalığa karışıyor. Gözleriyle kocasını arıyor, maskeyi bildiği için az sonra da buluyor.

Bir de bakıyor ki kocasının etrafında kadınlar, o da herkesle ayakta flört ediyor, kimiyle dans ediyor.

Kadının aklına şeytani bir şey geliyor. Yavaşça kocasına sokuluyor, önce dans ediyor, sonra iyice sarılıp kulağına aşk sözleri fısıldıyor. Adam da buna kayıtsız kalmayınca birbirlerini otoparktaki bir arabanın içinde buluyorlar. Eh olan oluyor tabii.

Kadın bir daha partiye dönmeden hemen bir taksiyle evine gidiyor ve kocasını beklemeye başlıyor.

İki saat kadar sonra kocası dönüyor. Kadın içindeki müthiş öfkeyi bastırmaya çalışarak “Gece nasıldı sevgilim?” diye soruyor. Adam gayet mutsuz biçimde “Berbattı çok canım sıkıldı” diye cevap veriyor.

Kadın üsteliyor tabii, “Aaa olur mu canım, kim bilir ne güzel kadınlar vardı, hiç dansetmedin mi?” Adam aynı mutsuzlukla “Yok canım ne dansı biz dört arkadaş alt kata inip bu saate kadar poker oynadık” diyor.

Kadın yakalamanın sevinciyle tam başından geçenleri anlatmak üzereyken adam tekrar konuşmaya başlıyor: “Biz eğlenmedik ama Ahmet masada yer kalmadığı için oynamadı, ona da bir kadın asılmış, sonra da otomobile gitmişler, yaşadığı aşk gecesini anlata anlata bitiremedi.”

İşte böyle. Şimdi karar sizin. Adam gerçeği mi anlatıyor yoksa son anda karısını fark ettiği için böyle bir oyun mu oynuyor?

Ya da kısaca kadınlara bir nasihat: “Kocanızın ille de çapkınlık yaptığını sanıp takip etmeye kalkmayın, aklınıza hiç gelmeyen bir durumla karşılaşırsınız sonra.”

*****


‘Cuk’ diye oturan hazır cevaplar

* Lafı uzatanlara ne yapmak lazım diye Farabî’ye sormuşlar, şöyle demiş: “Uzun konuşanı kısa dinlemeli.”

* Cenap Şehabeddin’e “Şu edepsize neden bir tokat vurmadın?” dediklerinde “Eldivenim yoktu, iğrendim” demiş.

* İngiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi’nin üzerinde her zamanki gibi beyaz örtüsü varmış. Davetten çıkınca bir gazeteci sormuş: “Kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi?” Gandi, hiç aldırmadan cevaplamış: “Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi.”

* Köylü yeni doğan bir sıpayı kucağına almış evine dönerken, iki ortaokul öğrencisi kendisine takılmış: “Hayrola amca, oğlunu nereye götürüyorsun böyle?” Adam, kendine yapılan bu terbiyesizliğe aldırmamış gibi görünerek cevap vermiş: “Gittiğiniz okula kaydını yaptıracağım.”

* Kulaklarının büyüklügü ile ünlü olan Galile’ye hasımlarından biri, “Kulaklarınız bir insan için biraz büyük değil mi?” demiş. Galile “Doğru” demiş, “Benim kulaklarım bir insan için biraz büyük ama, seninkiler de bir eşek için fazla küçük sayılmaz mı?”

* İncili Çavuş, Osmanlı elçisi olarak Fransa Kralı’na gönderildiğinde, elbiselerinin bazı yerlerinde yamalar varmış. Kral bunları görünce dayanamayıp, “Bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı?” diye sorunca, İncili Çavuş “Osmanlılar, adama göre adam gönderirler” cevabını vermiş.

* Vaktiyle Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon Bonapart’a bir muharebede parmağını harita üzerinde gezdirerek, “Önce şurasını almalıydınız, sonra buradan geçerek ötesini zaptetmeliydiniz” gibi fikirleri biraz da ukalaca söyleyince Napolyon “Evet” demiş, “Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.”
--------------

Hiç yorum yok:

marx bize gülümsüyor

Leman 883

KARACA EMLAK GAYRİMENKUL HİZMETLERİ

kelepirx emlak acil satılık emlak ilanları,konut,işyeri,ücretsiz danışmanlık !!!emlax

TEKNİKANALİZ HALİL RENCBER

 
META Tag Generator